Suriye’de olan bitenlere Türkiye’de yaşayan Suriyeliler nasıl bakıyor?
Esad rejiminin sona erdiği 8 Aralık’tan bu yana Türkiye’de ‘geçici koruma’ statüsü altındaki Suriyelilerden ülkelerine dönenlerin sayısı sınırlı kaldı. İçişleri Bakanlığı rakamlarına göre 9-13 Aralık tarihleri arasında 7 bin 621 Suriyeli dönüş yaptı.
Muhalefet ve iktidarın siyaset malzemesi olan Suriyelilerin hemen dönmesi imkansız gibi görünüyor.
Çünkü;
Her şey belirsiz, gidecekleri bir evleri olmayan milyonlar var. Ve tabii ki en büyük korku Suriye yeniden bir devlet olabilecek mi, farklılıkları kapsayan bir yönetim kurulabilecek mi?
Türkiye’deki Suriyelilerin ruh haline biraz odaklanalım.
İstanbul’da Mazlumder’de Sığınmacı Hakları Platformu bir açıklama yaptı. Açıklamaya Suriyeliler de katıldı.
Açıklamada şu denildi:
“Suriye’de can güvenliği hâlâ tam olarak sağlanmış değil. Sivillerin yaşam alanlarındaki 13 yıllık iç savaş sonrasında patlamamış mayınların, infilak etmemiş bombaların temizlenmesi, insanların yaşadıkları ve çalıştıkları yerlerin, işyerlerinin onarımı veya başkaları tarafından el koyulan evlerin sahiplerine devri gibi sorunlar çözüm bekliyor.”
Bir de bir kuşak Türkiye’de doğdu. Arapça bilmiyor ya da buraya geldiklerinde çocuktular ve Türkiye’de büyüdüler. Suriye onlar için yabancı bir memleket. Onların dönmesi daha zor olabilir. Bunların vatandaşlık hakkı konuşulmalı.
Güvenlik meselesinin altını da çizmek gerekiyor. Zira çok geniş çerçevelenmesi gereken bir kavram. Eğitim, sağlık, temiz su, alt yapı, elektrik, iş… Bunlar da güvenlikli bir yaşamın parçaları.
Bunun yanı sıra öyle bir coğrafya ki, devletin boşluğunu silahlanmış insanlar doldurmuş. Milisleşmiş bir toplumdan söz ediyoruz. Farklı silahlı gruplar var. Ortada bir devlet olmadığı için bu silahlar nasıl toplanacak, insanlar rıza gösterecek mi, zor soru.
Humus
Diğer yandan Sığınması Hakları Platformu önemli bir konuya da dikkat çekiyor. Geri dönüşlerde “Gönüllü dönüş” belgesi imzalatıldığı için insanlar bir daha dönemeyecekleri korkusuyla da gitmiyor.
Platform bu konuyla ilgili “Geçici koruma statüsüne sahip kişilerin evini barkını, yakınlarını bulmak için oraya gitmek istediklerinde bir kez giderlerse bir daha dönemeyecekleri yönündeki uygulama, yaşanan gelişmeler ışığında hızlıca değiştirilmelidir. Suriyeli göçmenlerin “gönüllü geri dönmüş sayılma” kaygısı taşımadan ülkelerine giderek mevcut durumu değerlendirmeleri sağlanmalıdır. Bu uygulama, sanılanın aksine, kişilerin geri dönecekleri koşulları sağlaması dolasıyla gönüllü geri dönüşleri de artıracaktır” dedi.
Ülkesine dönenlerin çoğunluğunu genç erkeklerin oluşturduğunu söyleyen Platform temsilcileri, geri dönenler arasında kendilerini arayıp “Kaçak yollardan yeniden Türkiye’ye dönmek istediklerini” söyleyenlerin olduğunu ifade etti.
Basın toplantısına Suriyeliler de katıldı. Soru sorduklarımın hemen hepsi HTŞ yönetimine şans tanıyor. Değiştiklerini düşünüyor. Ya da şöyle ifade etmem daha doğru olabilir: HTŞ’ye kredi açmışlar.
Humus
Barınma büyük sorun dediler. İdlip’de, Azez’de, Cerablus’ta, Afrin’de hâlâ çadılarda yaşayan on binlerce insanın olduğunu söylediler.
Türkiye’den Suriye’ye giden medyanın yıkılmış mahalleleri kentleri göstermediklerinden yakındılar. Çok noktada çatışmaların sürdüğünü, İsrail bombalamaların devam ettiğini aktardılar
Sığınmacı Hakları Platformu’ndan Taha el Gazi durumu şöyle özetledi, ki Suriye toplumuyla iç içe olan bir isimden söz ediyorum.
“Suriye’de herkesin elinde silah var. Silahlar halkın elinden toplanmazsa, Savunma Bakanlığı’nın gücü olmazsa en küçük komşu kavgasında bile insanlar birbirine çekecekler. Mesela çocuklarımız üniversiteden mezun oldu, hangi ülke bizim çocuklarımızın mezuniyetini kabul edecek. Esad rejimi düşmeden önce işsizlik oranı yüzde 64’tü. Şimdi Avrupa diyor ki, göndereceğiz, gönderdiklerinde işsizlik oranı daha da artacak ve şiddet olayları artacak. Burada çalışanlar düşük ücretlere çalışıyorlar. Birikmiş paraları mı var ki yıkılan evlerini yaptırsınlar. Bu nedenle BM ve uluslararası kurumlar yeniden inşa için devreye girmeliler.”
Suriye toplumu var mı o da artık meçhul…
Savaşta kadın bedenine yönelik suçların bir benzerini yaşayan kadınlara aileleri sahip çıkmıyormuş. Örneğin Esad rejiminin simgesi Sednaya cezaevinde tecavüze uğrayan kadın ve onların çocuklarını aileleri kabul etmiyormuş. Kadınları suçlu görüyorlar!
Platforum, 26 ve 36 yaşlarında iki kadına ulaştıklarını, bu durumdaki kadın ve çocukların Türkiye’ye getirilip koruma altına alınması gerektiğini söyledi.
“Kim gelirse gelsin Esad’dan daha kötü olamaz” yaygın duygu ama bu yeterli mi? HTŞ’nin kontrol ettiği bölgelerde neler oluyor? Alevilere yönelik saldırı ihtimali var mı?
Yarın da bu sorulara verilen yanıtları köşeme taşıyacağım.
Candan Yıldız kimdir?
Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.
Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.
Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.
Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.
"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.
T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.
|